patchwork... 1....

efenim... belki hatırlarsınız... bir seçkiden bahsetmiştim size :)
didem'in seçkisinden...
bir türlü yazmak kısmet olmadı... bugünkü radyo programında didem 2007 yılına ilişkin bir liste tutuşturdu elime... yanına da bonus niyetiyle 2 tane 2001'den album sıkıştırmış :)

işte seçki:

Band of Horses – Cease to begin (2007)
Bobby Conn - King for a day (thrill jocke - 2007)
Calexico - Tool Box (Self-Released - 2007)
Pharoah Sanders - Billy Higgins (Benefit at yoshi's - 2001)
Robert Plant & Alison Krauss - Raising Sand (2007)
thurston moore - trees outside the academy (ecstatic peace 2007)
trilok gurtu- arkeology (2007

yemek-çiler

sevdiğim yemekçileri not düşmüşüm 2007 ajandamın bir sayfasına...
önce diğer ajandaya da geçsem ya diye düşündüm... anlaşılacağı gibi yıl sonu geldi ve ben 2007 yılında bana tüm hüneriyle ve yücegönüllüğü ile hizmet eden ajandamı emekliye ayırıp, yeni aldığım 2008 ajandasını yürülüğe koymaya çalışıyorum :) tam yenisine de geçirsem ya diye düşünürken adı günlük işler olup, adına yaraşır bu bilgiyi cümle alem ile paylaşmaya dünden razı kadirşinas (acaba bileşik mi yazılıyor, yoksa ayrı mı?) blogum aklıma düşüverdi... aslında adından da malum olan eren'in www.yesek.com sitesi ağırlamalı böyle bir bilgiyi... lakin hem orada, hem burada hem de kapı arkasında.... her bir yerlerde olsun.... ne çıkar diye düşünerek yazıverdim...
efendim sıralanacak olan dükkanlardan hiçbiri 1. ya da 8. değil.... aklıma gelme sırası muhtemelen...hoş aklıma neden geldikleri, nasıl bu sırada geldikleri başka bir durum anlatır ya neyse...

sıralamak gerekirse: şimdi, leb-i derya, smyrna, leyla, pidos, baykuş, limonlu bahçe, ara, cezayir, house cafe, zanzibar, tribeca, mezzaluna, taps, lea, changa...

evet evet biliyorum hepsi nişantaşı tünel hattında....

spider solitaire

spider solitaire takıntım var...
sanırım hafif obsesif bir durum. gözümden uyku akarken bir daha bir daha oynayıp duruyorum. neyi neden yaptığımı bilmediğim şu hayatta saçma sorularıma açılırsa evet, açılmazsa hayır yanıtını spider solitaire'de arıyorum...
salak mıyım ne? :)

yan taraftaki güzeller güseli kız çocuğu ve köpişleri hırvat bir sanatçının ellerinden çıkmış...
turuncu'dan esinlenerek adını "küçük prenses" koydu bir arkadaşım...
kimbilir hang gezegende tilki yerine köpeklerle hangi çiçeği bulmaya koşuyor kız çocuğu... sanırım bir papatyanın peşinde :)

ah bir yazabilsem....

ah bir yazasım var ki anlatamam... yazasım var, ama sürüklenmekten yazamıyorum ki... öte yandan dalga geçiyor adı lazım değil, hadi eren olsun :), birileri benimle... blog'u var ama 2 entry'si var diye...
eh haklılar öte yandan sen git 2005'te yaz, sonra telafi de 2007 yaz... sonra da utanmadan yazma... olacak iş değil... neyse hem zararın neresinden dönülse kardır; hem de blog'un adı üzerinde günlü işler... sürüklenmeye bi son verebilirsem durucağım :) o zaman blog'tan başlamak lazım...

telafi....

Epeydir yazmıyordum... adı sanı bende... durabilir kenarda... dursun hatta... cepteyse eğer emin olma ve hep başka bir durum, kişi kimse, olay, yer, zaman kovalama durumu... ya başka bir yerde olaydım... başka biriyle, başka bir zamanda...
belki de söyleyecek kelam yoktu.. satırlara düşecek... şimdi daha çok kelime mi var elimde... kim bilir... ama bir bohça paylaşasım var... yamalı bir bohça bu...
didem seçiyor patchwork'un parçalarını... birleştiriyor... ben de sergiliyorum çokça... didem Açık Radyo'dan... oluşunu sevdiğimiz kadınlardan. karar verdik her iki haftada bir didem'in yaptığı yamalı bohçayı sereceğiz ortaya... paylaşılınca daha keyifli oluyor ya...
Yok bitmedi... benim sevdiğim filmleri, kitapları, fotografları, anları da yazasım var aslında... hani günün içinde iz bırakan her ne varsa...
kim bilir belki ortaklıklar keşfedilir ve keyfe keyif katar... :)