Wednesday, December 24, 2014

benim tezim neden bitmiyor...

Soruyorlar efendim, bu tez neden bitmiyor diye... bir sürü cevabım var... iş, güç, yorgunluk, zaman, baş ağrısı, karın burulması... ama en çok da memleketin hali...
memleket halini ikiye ayırıyorum efendim... ilki genel gıcık olma... memleketin yüksek siyasetinden, trafikte yaşadıklarıma kadar genel bir rahatsızlık hali... yeni değil ama, uzunca bir süredir devam eden iç burulması...
daha özeli ise tezle ilgili doğrudan ...
bilen bilir, bilmeyenlere duyurayım, malum benim tez üreme politikaları hakkında... gerçi 2000'lere değil, 1950lere bakıyorum. ama bence farketmez. üreme politikalarına bakmak, algıda seçici olma halini de hemencecik yanında getiriyor.
benim tezin başı sonu, memleketteki tartışmaların başı sonu ile doğrudan ilişkili...
nedir efendim...
kızlı erkekli aynı evde oturmasınlar dedi başbakınımız... ahlak elden gidiyor diye korkusundan... ben de tezde 1950lerdeki terbiye, ahlak kavramlarına bakıyorum... tesadüf...
kürtaj dedi...  e ben de kürtaj bakıyorum...
en son doğum kontrolü, vatan hainliğidir dedi...inanmazsınız doğum kontrolü de bakıyorum...
1950lere ilişkin yazmaya çalışırken, bugün, 2014'te, yeniden tartışmaya açılan başlıkları kafamı karıştırıyor elbette...
e bir de derdim var, hani tarihi bugünün ajandası ile yazmak, ve de yazmaya mesafeli olabilmek ama tarihi yazarken bunun hobi olmadığının farkına da varmak...
karışık oldu değil mi...
karışır tabi... benim de kafam karışık....
nasıl bitsin... :)

Saturday, December 13, 2014

Old Photos of Istabul: A beginning

I'm so in love with the City, Istanbul... I collect Istanbul photos for several years... Maybe I can share them... so why not...

starting with Pera... 


Galatasaray 1930s

Friday, December 05, 2014

The Newsroom again...

Started to watch The Newsroom again...
After I have learned the 3. season has started, I decided to watch again picking up with the last 2 episodes of the lat season.


Reminds me the movie "Good Night, and Good Luck"....
whether it is also simply about news program or.... worse ... because we are living 1950s again....
who knows ?



Saturday, June 21, 2014

Çeyrek finallere az kala 2014

Bir itiraf, yanına da bir vicdan azabı koyuyorum; ikisi birleşince bir Gana etmiyor ya... Hıh tam da o yüzden 2014'ü izlemeye devam ediyorum. İspanya ve ingiltere kupadan kesin elendiler. Bu akşam Gana, good old almanyayı bayağı salladı. E yalan olmasın benim de içimin yağları eridi:) son hız kupaya devam... Elden ne gelir...

#radikal rip

Ardından ağıt yakasım yok ama yarın radikal2'nin olmayacağını bilmenin burukluğu ...

Thursday, June 19, 2014

Brezilya - 2014 dünya kupası

Kupalardan kupalara yazıyorum gibi oluyor bu Fussball hadisesini ama hiç doğru değil :) Heyecanım daha bir yükseliyor kupa zamanında...
malum bu dünya kupası çok hır gürlü... sokaklarda eylemler var, brezilyalılar kupayı istemiyorlar... öte yandan doğruya doğru 1998 dünya kupasından, 2000 avrupa şampiyonasından beri seyrettiğim en iyi kupa diyebilirim. hatta dedim...
yukarıdaki cümleden de anlaşılacağı gibi kupayı boykot etmiyorum... evet brezilyalılarla dayanışalım, evet fifa'ya çok kızalım, evet fussball endüstriyel bir oyuncak olmasın... ama acısını da fussball'dan çıkarmayalım yahu...
ben ki avrupa ve dünya kupalarından vazgeçmişim kötü fussball yüzünden, iyi fussball da bir kaçırılmaz oluyor doğrusu :)
yaşasın fifa'sız fussball desem, boykot-suzluğumu kurtarır mıyım acaba ...

Wednesday, April 02, 2014

alışlar verişler...

malum blog'un adı üstünde... günlük işler...
günlük işlerin bir kısmı da alışveriş etmek ya... dedim ki blogumda bir alt başlık açayım ve de yazıvereyim... kimden almışım, kime vermişim... arada da başıma ne gelmiş... 
gittiğim restaurant'tan, bindiğim taksiye kadar iyisini ve kötüsünü kondurayım bu sayfalara... taksileri de yazacağım karar verdim... ne de olsa en çok onlarla alışveriş yapıyorum....
bakalım başıma neler gelecek :)

Wednesday, March 26, 2014

Kime ne ...

Siyasetle ilgili tartışmaların gelip dayandığı nokta günlük pratiklerinde ne yapmak, ne yaşamak istediğin sanırım... Gününü nasıl geçirmek istiyorsun, sabah evden çıkarken ne giyeceğini gönlün mü belirliyor yoksa mahallen mi,  sokağa çıktığında nasıl bir kamusal alanla karşılaşmak istiyorsun, paranı, eğer kazanabiliyorsan ya da kazanamıyorsan da varsa eğer bir destek mekanizması, nereye harcamak istiyorsun, nerede yemek yiyorsun, hatta ne yiyor ne içiyorsun ya da içeliyorsun, kimlerle aynı mekanları paylaşıyorsun, kimleri hiç görmüyor ve kimlere hiç görünmüyorsun...
Siyaset bunların hepsi...
Oysa insanlar desteklemek istedikleri siyasal partileri açıkladıklarında, ihanetle suçlanıyorlar günümüzde... Ben demiyorum ki herkes açıklasın desteklediği partiyi; ya da yine demiyorum ki kimse açıklamasın... 
İsteyen açıklasın, istemeyen desteklediği parti için destek talep etsin, ama diyorum ki
Mevzu tercih edilmeyen partiyi yermek olmasın... Entellektüel gözüken ama basbayağı da hedef gösteren linç girişimleri olmasın...
Tercihini söylersin sonra da sebeplerini açıklarsın... Eyvallah... Ama tercihini söylersin ve tercih etmeyenleri yerden yere vuran bir akılla meşruiyetini ilan etmeye çalışırsın... 
İşte bu akla yokum ben... Bana biraz alerji yapıyor...