Tuesday, August 19, 2008

mayıstan ağustosa...



mayıstan bu yana yazmamış olmam tembelliğimden değil aslında.... bu blogtaki her 4 yazıdan bir tanesi neden ve nasıl yazmadığıma ilişkin vicdan azabıma ilişkin bir tribute... yazmadım belki yazasaım yoktu; yazmadım çünkü yazasım vardı ama kelimeler yoktu; yazmadım çünkü yazamadım....
hangisi... kim bilir...

ağustosun nefes alınamaz sıcağında yeni bir koşturmacadan 2 adım gerideyken... dolu eylül ayını beklerken ve gelecek günlerin beni nereye atacağını bilmezken .... duruyorum.... hareket etmemeyi tercih ediyorum.... nasıl olsa bir süre sonra hareket karar verecek nereye doğru akacağıma ...

bu sefer, belki de çok uzun bir, hareket etmeden durup gitmek istediğim yöne bakacağım uzunca.... karar vereceğim... ardından akacağım... istediğim gibi...
yol açık... gözüm yolda... karşıdan karşıya geçeceğim usulca....

Friday, May 02, 2008

1930lar


bir zamanlar amerika diye bir film vardı. robert de niro oynuyordu... belki hatırlarsınız. 1930lar aşkımın başlangıcı mı acaba...
başlangıç aramaktan kaç.... ama başlangıçları merak et.... başlangıç - namı diğer origin- aramak uygun olmuyor da, "kırılma noktası" neydi diye dillendirince daha anlamlı mı oluyor sanki... 1930ları bu denli sevmemi neye borçluyum acaba merakı beni öldürür mü...
nesini seviyorsun diye sordu geçenlerde bir arkadaşım... cevap veremedim... yüzlerce sebep sayabilirim ardı arkası kesilmeden...
çünkü yuvarlak hatlı arabaları seviyorum, kadınların şapka takmasını, swing'i ve siyah beyaz fotoğrafları seviyorum.... reklamların naifliğini, "siz"li konuşmaları, ipek çorapları.... sessiz filmleri, biryantinli saçları....
ya da hiç sebep gösteremeyebilirim.... sadece seviyorum... sevmeyi rasyonelize etmeye çalışmak niye ...

Wednesday, April 30, 2008

büyükdere, bizim köy

büyükdere... boğaz'da bir balıkçı köyü...
1925...

Tuesday, April 29, 2008

karma-karışık

karma-karışık... karma bu ara çok karışık... en çok ben karışık...
hayatla olan ilişkimi yeniden kurmaya, kurgulamaya ihtiyacım var sanırım... hayatı yeniden yapılandırmaya, anlamları tanımlamaya, gelecek planlarını yeniden gözden geçirmeye, gelecek planlarını bozuk para gibi harcamaya... kısaca yeni bir son yazmaya ihtiyacım var. dahası bir taşla iki kuş vurup yazdığım yeni sonu yeni başlangıç yapmaya...
ara vermeye ihtiyacım var.
ufaktan bir provasını yaptım geçenlerde... Tosbaa ile uzaklara, ama çok uzak olmayan uzaklara kaçtık 4 günlüğüne... serin hava... su sesi, geveze kuşlar, yeşil, sakin... nasıl iyi geldi... tosbaa mı, su sesi mi yoksa kaçış fikrinin kendisi mi... bilmiyorum... önemi de yok aslında.
tosbaa sakin, tosbaa güvenilir, tosbaa işte... güneşte ısıtıyor kendini... tadını çıkarıyor serin güneşin...
bense tosbaa'nın hemen yanı başında kaçak olmanın keyfini yaşadım...

Tuesday, January 15, 2008

bazen...

bazen zor oluyor hayat... yorucu ve başa çıkılması güç oluyor... bazen tükendiğini hissediyor insan... neyi neden yaptığını bilemiyor... hatta bazen vazgeçiyor... neden istediğini, ama çok istediğini bilemediklerinden.... bazense vazgeçiyor... neden istediğini ama istememesi gerektiğini çok iyi bildiklerinden...
bazen karşına çıkan iyi ve keyifli olan (her neyse o karşına çıkan) zamanlamayı tutturamamış oluyor.... bazense mekan sorunlu hale geliyor.... kayıp gidiyor parmaklarının arasından ....
ve en zoru... bazense.... kayıp gitmek istemeyen, kalmak için sonuna kadar uğraşan, zorlayan iyi şeyleri bırakmak zorunda kalıyorsun....
bırakmak... arkanı dönmek ve gitmek zorunda kalıyorsun....
hiç istemesen de....

Wednesday, January 02, 2008

isimler....

ispinoz'la tanıştım geçen gün...
ne kadar güzelmiş... ziyarete gelmiş ... ama can arkadaşı bilge tosbağa'nın yanına gidecekmiş ... uğramış yani öyle bir kapıdan.... hatır soydu, nefeslendi.... bir de galapagos'tan getirdiği güneş ışığını bıraktı ve apar topar ayrıldı :)