Wednesday, March 30, 2011

-muş gibi....


akıl durması... horkheimer sen çok yaşa!

gazetedeki haberleri tekrar ediyorum...
9 yaşındaki Fırat adındaki bir çocuk annesi ve anneannesi tarafından dövülerek öldürüldükten sonra parçalara ayrılıp çöp kutularına atılırken durum polis tarafından farkediliyor. buraya kadar üzücü, hatta ürkütücü... ama bundan sonrası öfke duymama neden oluyor... yerimde zıp zıp zıplıyorum... komşular diyor ki 155'i aradık, muhtara gittik, okula göndermiyorlardı o yüzden okul müdürüne gittik, karakola gidip komisere haber verdik... babasına haber vermelerini ve anne-anneannenin üzerine yürümelerini saymıyorum bile... polis, muhtar, okul müdürü... tüm bunların sonunda herkes topu birbirine attığı için kimse parmağını bile kıpırdatmıyor ve dahası kıpırdatmamak için onlarca sebep/mazeret sıralanıyor... sonuçta 9 yaşında bir çocuk, uzunca bir süre sürekli fiziksel ve daha nice şiddete maruz kaldıktan sonra ölüyor.
şimdi....
benim bazı şeyleri aklım almıyor... mesela 155'ten sonra, karakoldan sonra SHÇEK nerede? hani çocuklarımız en kıymetlimizdi? bu insanlar neden para alıyor acaba? neden benim vergim bu insanlara ödeniyor? neden ben bu kadar basiretsiz, beceriksiz ve tembel insanların kiralarını ödüyorum?

çocuk hakları konusundaki eleştirel tutumumu ve sorularımı bilenler bilir. ancak mevzu sadece çocukları korumak değil. bu yüzden sadece basın bülteni ile geçiştirilemez bence. "göreve davet" eden basın bültenleri, ne yazık ki ben bildim bileli göreve davetlerini sürdürmekteler. lakin davete icabet nezakettendir der sevdicek... nezaket ve iyi niyet kuşkua düşmüşse eğer, ki benim kuşkumdadır kendileri, o zaman davetten öteye gitmek lazım....

yeri gelmişken... bu -mış gibilik durumu daha kaç cana mal olur, kaç kişi ölür bilemiyorum... ama akıl sağlığıma iyi gelmiyor ondan eminim.
polis dinliyormuş gibi yapar, muhtar ilgilenirmiş gibi davranırsa, davet edermiş gibi, önemsermiş gibi yapmaya devam edersek eğer... bir süre sonra, belki de çoktan, yaşıyormuş gibi yapıyor olabiliriz...
zira mevcut iklim yapmadan ya da yapmasan da yapıyormuş gibi görünmek üzerine kurulu.... -muş gibi durumunu açık ettiğinde, dillendirdiğinde, görünür kıldığında ise hoşuna gitmiyor kimsenin... hay allah!


Tuesday, March 29, 2011

ezio.....

kendimi assasin's creed'e bağlayıp, orada takılmak istiyorum bu aralar... bu kadar sürrealite içinde tercih edilir olabilir 1503'te yaşamak...
hem raphael, leonardo gibi arkadaşlarım olurdu... roma senin florensa benim çatılarda dolaşırdım...
evet evet... hayatımdaki tüm anahtarlardan 1 haftalığına kurtulmuşken ben en iyisi bu kafadan da kurtulayım :)

Tuesday, March 01, 2011


bir cancan, bir süreliğine uzaklara gitti... içimde "arkadaşım eşek" kıvamında bir his var....burada eşek ben oluyorum :) köyden göçen de avican oluyor... kendimi biraz yalnız kalmış hissediyorum ... hatta şimdi telefon ettim, hani hala amsterdam'dadır diye. hala amsterdam'da, lakin telefonu kapalı .... burnumun ucunda tüttü :)
iyi olsun iyi olsun ....