Monday, February 28, 2011

olur mu hiç 3 kulak dön de aynaya bak....

bu ara sıklıkla aynaya bakma ihtiyacı içindeyim galiba ... "merhaba" dışında hiç ilişkim olmayan bir takım insanlar bazen yüzüme, bazense arkamdan benim kibarlıkla "eleştiri"... başka birilerinin ise ".ok atma" diyeceği yorumları oluyor...
yüzüme olanlara kendimce ve de kibarlıkla cevap veriyorum. örneğin bir bana durup dururken keçi diyince cevabım gülümsemek oluyor... zira galiba keçi gribi oldum deyince sana en yakışanı da bu olurdu zaten diyene, ne denir... domuz gribi olsaydım o zaman da en yakışırı o olacaktı. ayrıca keçi sevimli bir hayvan :) domuz sevimsiz demiyorum yanlış anlaşılmasın. miss piggy yıllarca idolüm oldu zira. dert ilkokul 3. sınıf kıvamında takılmakta. aman buradan da ilkokul 3. sınıf-phobic olduğum çıkmasın. ilkokul 3'ü deneyimleyeli çok oldu, deneyimden gelen akla da inanıyorum. velhasıl denk gelmiyor akıl akışları...
bazıları egomun ne kadar büyük olduğundan dem vuruyor-muş... e o da olur... ego bu mazallah... büyür de küçülür de... lakin sorasım var egomun büyük olduğundan yakınanlara merhaba dışında hiç bir işte yan yana gelmemişken nasıl oluyor bilebiliyorlar benim egomun hacmimi... ya da insan anlar mı kendi egosu kocaman olmasa bir diğerinin büyüklüğünü... deneyim diyorum da başka bir şey diyemiyorum...
alana ilişkin bir tespitim var bu deneyimlerden ve gözlemlerden... öncelikle herkes arkadaş olmalı gibi bir eğilim var, ki hepimiz arkadaş değiliz. -mış gibi yapıyor olabiliriz, ama arkadaş değiliz. tanıdık olabiliriz. ama emek vermeden arkadaşlık olmaz ekolünden geliyorum ben. dolayısıyla emek verecek kadar bile yan yana gelmeyen biz faniler nasıl oluyor de gökten 3 elma düşmüş kıvamında arkadaş oluyoruz.
ikincisi, hepimiz ne kadar ulvi işler yapıyorum ben kafasını anlamıyorum. düşünmeye, eleştirmeye, eleştirilmeye alan bırakmamak niye... bir de ekleyesim var doğrusu... ben ki sivil toplumu ve insan haklarını en çok tartışanlardan biriyim, neden başka alanlara ilişkin ne düşündüğümü söylemiyorum ya da söylememeliyim... fezaya füze göndermiyoruz... ki göndersek ne çıkar... onun üzerine de konuşurduk eğer gönderseydik....
son olarak, söylemezsem çatlarım kısmına geldik. kimse derdini söylemiyor, kimse de sorunu benimle konuşmuyor. ben de mevzuları -mış, -mişlerle öğreniyorum. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu yahu....



No comments: